KARAR SİZİN
Prof. Dr. Dursun Kırbaş

KARAR SİZİN

Cumhur halk demektir.

             Cumhur reisi halkın başkanı anlamına gelir. Daha önceki yazılarımda  değindiğim gibi Cumhuriyet ve demokrasi aynı şeyler değildir. Ama birbirlerine yakışan olgulardır. Cumhuriyet bir devlet biçimidir. Monarşi, Monarşik Cumhuriyet gibi. Demokrasi ise bir yönetim biçimidir. Monarşik Cumhuriyetlerde de  demokrasi bir yönetim biçimi olarak benimsenebilir. İngiltere ve bazı kuzey avrupa ülkelerinde olduğu gibi, bu ülkelerde halen kral, kraliçe vardır. Fakat yönetime müdahalesi Cumhurbaşkanı düzeyinde bile değildir. Yönetim biçimi demokrasidir.

            Biz hangi yoldayız. 1923 yılında devlet biçimi olarak padişahlığı devirip, Cumhuriyeti seçmişiz. Uzun yıllar 1950’lere kadar demokrasi yolunda küçük adımlar atarak çok partili hayata geçmişiz. Demokrasiye geçmişiz demiyorum çok partili hayata geçmişiz. Çok partili hayatı da“çoğulcu diktatörlük” haline getirmişiz. Çoğunluk herşey, azınlık hiçbirşey düsturu ile demokrasiyi çoğunluğun diktatörlüğü sanmışız. Oysa “azınlık haklarının çoğunluk tarafından titizlikle korunduğu bir yönetim biçimi” olarak demokrasiyi anlasaydık bugün başımıza bunlar gelmezdi. Azınlıktan kastım sadece  ulusal azınlıklar değil, tartışılan, ortaya atılan azınlıktaki görüşler, iktidar olamayan muhalefet partileri ve dini ve ulusal azınlıklara kadar geniş bir yelpazede yer alan tüm kesimleri kastediyorum. Bu sakat demokrasi anlayışı ırki bir şövenizme, sünni bir taassuba kendinden olmayan her türlü görüşe zulm uygulayan bir anlayışa zemin hazırladı. Ortalama bir vatandaş bugün demokrasiyi yönetime “seçilen” kişi yada kişilerin istediği herşeyi yapmaya hakkı var sanıyor. Son yıllarda “sen yap biz sonra ona uygun kanun çıkarırız” anlayışıda hakim oldu. Bizimkilerden isen hiçbir şey suç değil, ötekilerden isen herşey suç. Böyle bir demokrasi anlayışıyla Cumhur reisi seçimlerine gidiyoruz.

Bizim gibi demokratik yönetim biçiminin arızalı olduğu ülkelerde yetkiyi tek elden alıp, yaygınlaştırmak en doğru yöntemdir. Yetki parlemento’da olmalı. Parlementonun yetkilerini tek elde toplayan başkanlık sistemine geçiş parlementoyu kızağa çeker ki böyle bir anlayış, zaten yeterince gelişmemiş demokrasimizi çok gerilere çeker. Yeniden seçimle padişah, kral seçmiş oluruz ki buda bizi monarşik krallık yapısına götürür.

             Cumhurbaşkanlığı seçimine üç aday ile giriyoruz.. Seçilme şansı iki adayda var. 1. Aday Cumhurbaşkanlığı yetkilerini az buluyor. Başkanlık yada yarı başkanlık sistemine geçmek istiyor. Önerdiği yapının dünyada örneği yok. Amerika başkanlık sistemi ile yönetiliyor ama sıkı bir parlemento (kongre) denetimi mevcut. Bize önerilen sistemde her yetki başkanda. Son derece tehlikeli. Demokrasiyi içselleştirememiş toplumlarda başkanlık yada yarı başkanlık sistemi diktatörlüğe kolayca dönüşebilir.

             İkinci aday dünyanın ve islam dünyasının çok iyi tanıdığı, kişiliği uzlaşmacı, insana hukuka

ve hukukun üstünlüğüne saygılı bir kişi.

            Üçüncü adayda son derece uzlaşmacı birleştirici, ayrımcılığa karşı, demokrasiye saygılı, demoktarik kişiliği ön planda.

             Anlaşıldığı kadarıyla Cumhurbaşkanlığı seçimi birinci ve ikinci aday arasında geçecek.

Sorun şu noktaya dayanıyor. Demokrasiylemi yönetilmek istiyoruz.? İsteğimiz demokrasiyle yönetilmek ise aday seçiminde dikkatli olmalıyız. Hitlerde iktidara “güçlü devlet, güçlü iktidar”

sloganıyla yola çıkmıştı. Alman halkına ve dünyanın başına bela olmuştu. Güç kullanarak demokrasiyi rafa kaldırmak isteyenlere dikkat. Güçlü’nün büyüsüne kapılıp geleceğimizi karartmayalım. Yolsuzluklara bulaşanların elinde iktidarın ne işe yaradığını biliyoruz. Hukuk ne hale geldi. Gözlerimizin önünde. Son söyleyeceğim nasıl yönetilmek istiyoruz.     

Karar sizin

 

 

Prof. Dr. Dursun Kırbaş