Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Kürt’üm demek en tabiî hakkınız ama Kürtçülük yapmak değil. Türküm demek en tabiî hakkındır ama Türkçülük yapmak hakkın değildir.” sözleri ile ilgili olarak DSP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Hikmet Sami Türk, aşağıdaki değerlendirmeyi yaptı:
Sayın Cumhurbaşkanının Türkçülüğü ırkçılık olarak değerlendirdiği anlaşılı-yor. Türkçülük, Osmanlı İmparatorluğu’nun son zamanlarında Osmanlıcılık ve İslâmcılık akımları karşısında bütün Türklerin tek vatanda tek bayrak altında toplanmasını amaçlayan bir akım olarak ortaya çıkmıştır. Bu akım, tek vatanda, tek devlet içinde, tek bayrak altında, tek millet olarak yaşayacak insanlar arasında etnik bakımdan bir ayrım gözetmez. Kürt kökenli Ziya Gökalp, “Türkçülüğün Esasları” kitabında “Türkçülük, Türk ulusunu yükseltmek demektir.” tanımını verir. Çok uluslu Osmanlı İmparatorluğu yerine millî devlet olarak Türkiye Devleti kurulduktan sonra “Türkçülük” yerine daha çok “milliyetçilik” terimi kullanılmaya başlanmıştır.
Cumhuriyet’in kurucusu Atatürk’ün Türk Milletinin üstün niteliklerini belirttiği 10. yıl nutkunun sonundaki “Ne mutlu Türküm diyene!” sözü, Türk milliyetçiliğinin bir sonucu olan millî gururun en özlü ifadesidir. 1924 Teşkilâtı Esasiye Kanunu’nda 1937’de yapılan değişiklikler arasında Türkiye Devletinin –o dönemde tek parti konumundaki CHP’nin altıokuna paralel– niteliklerinden biri, “milliyetçi” sıfatıyla belirtilmiştir. 1961 Anayasası, Başlangıçta “Türk milliyetçiliği” terimini kullanır; 1982 Anayasası, 2. maddesinde –Başlangıçta verdiği tanımla “Ata-türk’ün belirlediği milliyetçilik” anlamında– “Atatürk milliyetçiliği” ilkesini belirtir. Cumhuriyetin değişmez niteliklerinden biri olan bu ilkeye göre, Türkiye Devletinin vatandaşları olarak tek bayrak altında yaşayan bütün insanlar, aralarında Türk, Kürt, Lâz, Gürcü, Çerkez, Arap, Arnavut, Boşnak vb hiçbir etnik ayrım gözetilmeksizin eşit haklara sahip bireyler olarak Türk Milletini oluşturur. Bu ilke, –yine Başlangıçtaki bir ifade ile– “Dünya milletleri ailesinin eşit haklara sahip şerefli bir üyesi olan” Türk Milletinin çağdaş uygarlık yolunda bilimin rehberliğinde ilerlemesi ve yücelmesi, hak ve menfaatlerinin korunması ve geliştirilmesi için çalışmayı gerektirir.
O nedenle Cumhurbaşkanının ayrılıkçı bir terör hareketi olan Kürtçülükle bugün Anayasa’da “Atatürk milliyetçiliği” terimi ile ifade edilen ve birleştirici bir akım olan Türkçülüğü bir tutması ve hakkında aynı olumsuz ifadeyi kullanması isabetli olmamıştır. Türkçülükle Kürtçülük aynı kategoride değerlendirilemez.