HUZURLU BİR DÜNYADA YAŞAMAK…

Savaş deyince benim aklıma önce masum çocukların, insanların vahşice öldürülmesi geliyor. Kelimesi bile korkunç. Peki sadece öldürmekle mi kalınıyor?

HUZURLU BİR DÜNYADA YAŞAMAK…
HUZURLU BİR DÜNYADA YAŞAMAK… Admin

Hayır! Sonuçları çok vahim, mesela engelli kalınılabilir. Bir çocuğun veyahut insanın ailesi yok olup, kimsesiz kalınılabilir. Irkı, mezhebi, rengi, milleti ne olursa olsun masum insanları dünyamızı yöneten egoist, sadist, gözlerini para bürümüş baronların öldürtmesi korkunçtur. Herhangi bir ülkenin içinde yaşayan vicdanlı, savaş karşıtı, ırkçılık karşıtı insanlar da vardır. Bunun yarısının sadist, savaş yanlısı, caniler olmaları diğer yarısını bağlamaz. Her milletin içinde iyiler ve kötüler vardır.

* * *

            İç savaş içerisinde bulunan ve kendilerini müdafaa edemeyen yaşlıları, kadınları, çocukları herhangi vicdan sahibi ülkeler almalı, tampon bir bölge yapılarak aşevi, sağlık yerleri, yatılacak yerlerde barındırılmalı, daha sonra kendi ülkelerindeki savaş bittiğinde ise vatanlarına geri gönderilmelidirler. Tam tersi ise, hepsini alan ülkelerin insanların arasına katılması, kiminin işsiz güçsüz sokaklarda gezmesi, kendi aldıkları aile kültürlerini geldikleri ülkelerde durum bozukluğu yarattırılmamasının sağlanması gerekmektedir. Eğer bir ülkede işsizlik, cahillik ve eğitimli cahiller de varsa, bu duruma bile çareler bulunamazken, onlar bile çok eğitilmezken, farklı kültürdeki cahil-yarı cahil insanları bu toplumun içine katmanın getirdiği zorlukları halk içinde yaşıyor. Savaştan kaçıp gelen ülkelerin vatandaşları ve geldikleri ülkenin vatandaşları arasında çok büyük problemler yaşanabilir, yaşanıyor da. Yazımda belirttiğim gibi, sıkıntılı sonuçlar çıkabiliyor. Tabii ki yardım edilecek, mezhebi, rengi ne olursa olsun masum insanlara tampon bölgelerde yardım edilmeli, eğitilip o ülkenin vatandaşlarının arasına kaynaşmaları sağlanmalıdır.

* * *

         Mahallelerde, sokaklarda, apartman giriş köşelerinde oturup sohbet eden hanımlarımızı görüyoruz. Bu hanımların işleri saat 5’te mi bitiyor. Evlatlarını, torunlarını yetiştirmeleri için, onlarla ilgilenmeleri için çalışmayan bazı hanımlarımız çocukları ve torunları ile ilgilenmektense, sabahları erkenden kapıların önlerinde çocuklarının ya da torunlarının okul çıkış saatlerinde, oturup dedikodu yapan bazı hanımlarımızın daha bilinçli olmaları gerekmez mi? Onların daha özverili olmaları ve gençlerin daha iyi yetişmelerine yardımcı olmaları gerekmez mi? Bu tip hanımlar apartman girişinde, merdivenler de oturup bina içinde oturan kiracı ya da daire sahiplerini de rahatsız etmektedirler. Hiç mi işleri, güçleri, uğraşları yoktur. Okuma yazmaları yoksa, İSMEK’in açtığı ücretsiz okuma-yazma, yabancı dil kurslarına gidebilirler, kendilerini daha iyi yetiştirebilirler. Çünkü eğitim önce aileden başlar; okul ile devam eder. Gerçekten bizde cahil ve daha da kötüsü eğitimli cahiller çok var. Bizler henüz daha bunları bile eğitemezken, vatanımızın yarısı dışarıdan gelen cahillerle doldu. Eğitimlileri veyahut genel kültürlü yabancıları diğer ülkeler aldılar.

* * *

         Dünyaya ihanet etmemeliyiz, diye düşünüyorum. Denizlerde balıklar, topraktan yemişler, içimizi ısıtan güneş ve her şeyi veren Rabbim.

         Vicdanların susmadığı, adaletin çığır açtığı güzel gelecek günler dileği ile, 29 Ekim Cumhuriyet Bayram’ımız kutlu olsun…