AKP’NİN DEMOKRASİ (!)  PAKETİ
Metin Bostancıoğlu

AKP’NİN DEMOKRASİ (!) PAKETİ

Demokrasi, halkın egemenliği temeline dayanan yönetim biçimidir.

mbostancioglu57@gmail.com

 

Siyasal denetimin doğrudan doğruya halkın ya da düzenli aralıklarla halkın özgürce seçtiği temsilcilerinin elinde bulunduğu, toplumsal ve ekonomik durumu ne olursa olsun tüm yurttaşların eşit sayıldığı yönetim biçimidir demokrasi. Demokrasiye uygun yönetim biçimine ise demokratik denir.

 

Demokrasinin olmazsa olmazı, hukukun üstünlüğü ilkesinin benimsendiği bir hukuk devleti yapılanmasıdır.

 

Hukukun üstünlüğü yargı bağımsızlığını gerektirir. Eğer, yargı organlarına atananlar iktidar partisinin arka bahçesinde yetişmiş yandaşlar gözetilerek sınavlardan geçiriliyor veya doğrudan atanıyor,  ya da yüzlerce yeni yargıç aynı anda tornadan çıkmış gibi aynı yöne de oy kullanıyorlarsa, o ülkede yargı bağımsızlığından söz edilemez.

 

Kanunların ve hatta Anayasa’nın lafzından da üstün, uygulama zorunluluğu olan Anayasa Mahkemesi Kararlarını yok sayıp öneriler paketi hazırlayan iktidarların yönetim biçimi demokratik olarak nitelenemez.

 

Demokrasi hukukun üstünlüğünü, hukukun üstünlüğü de Laikliği gerektirir. Oysaki Anayasa Mahkemesi, Adalet ve Kalkınma Partisinin Laiklik ilkesine aykırı eylemlerin odağı haline geldiğini hükme bağlamış, kapatılan partinin yerine yedeği devreye girdiği ve gireceği belli olduğundan parti, kapatılmamış; fakat partiye yapılacak hazine yardımında 1/2 oranında kesintiye gidilmesi kararı verilmiştir. AKP’nin kapatılmayıp Hazine yardımında kesinti yapılmasına karar verilmiş olması, Onun laiklik ilkesine aykırı eylemlerin odağı haline geldiği gerçeğini ortadan kaldırmaz. AKP’nin adli siciline böyle kayıtlıdır. AKP’nin sicili bozuktur. 30 Temmuz 2008 tarihinde açıklanan Anayasa Mahkemesi Kararı böyle söylüyor. Var mı aksini söyleyebilen?

 

2013 yılının sonlarına geldiğimiz bu günlerde de AKP Laiklik karşıtı odak olmakla birlikte, Türklük ve Türk halkına karşı, Türkiye’nin bütünlüğüne, bayrağına, ulusal bayramlarına karşı bir odak haline dönüşmüştür.

Bakanlıkların tabelalarından devletimizin simgesi T.C.’nin silinmesine kalkışmak; Atatürk’ü unutturmak için Anayasa’dan, okullardaki kitaplardan çıkartmak; kurtuluş savaşımızı zaferle sonuçlandıran ordumuzu darmadağın etmek; okullarda “Türk’üm” demeyi yasaklamak; “dindar ve kindar” bir nesil yetiştirmeyi istemek ve eğitimi bu yolda yeniden yapılandırmak; dil birliğimizi bozarak ayırımcılığı vatanın bölünmesi, parçalanmasına ayak haline getirmek Türklük ve Türk halkına karşı, Türkiye’nin bütünlüğüne, bayrağına, ulusal bayramlarına karşı bir odak haline gelmek değil de nedir?

Demokrasi Paketi adı altında yapmak istedikleri şimdilik, sadece kamu kurum ve kuruluşlarında, dini bir kesimin üniforması haline gelmiş olan türbanın yaygınlaştırılmasından başka bir şey değildir. Türbanın takılmaması için kapsam dışı bıraktıkları ise bir sonraki paketin açılışı olacaktır. Burada sözünü ettiğim türban, dini nedenlerle saçların örtülmesi değil ayırımcılığın, “Biz ayrıyız” diyenlerin simgesidir.

 

Demokrasiye inanmayanlar, demokrasiyi amaç değil araç olarak görenler, demokrasi paketi yapamazlar. Yapılan Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünüp parçalanmasına giden yol haritasının bir parçasıdır.

 

Her şeye rağmen kutlayacağımız bayramlar mutlaka gelecektir.

         Tüm hemşehrilerimin Kurban Bayramı’nı kutlarım. 

DİĞER YAZILAR