Damla Damla
Vural Dilmaç
Önceki yıllarda ömür boyu dostluklara şahit olur veya gerçek dostlukları anlatanlardan dinlerdik. Artık ömür boyu dostlukların hikâyesine bile rastlamıyoruz. Ömür boyu dostlukların yerini zamana göre dostlukların aldığını görüyoruz.
Şöyle ki:
Başbakanımız Sayın Erdoğan ile Suriye Başkanı Beşer Esed sıkı bir aile dostluğu kurmuşlardı; hatta kankardeş dahi olacaklardı. Birden rüzgâr ters esti, bu iki kardeşlik düşman kardeşliğe dönüşüverdi. Hikâyesi uzundur. Devamına gerek duymuyorum.
Asıl konu şu:
Amerika’ya giden resmi heyetler bir ara Fetullah Gülen hocaya uğrar, icazet alırlardı. Yurda dönüşlerinde de sayın hocamızın arzu ve isteklerini ballandıra ballandıra anlatırlardı. Gülen hocanın bir dediği iki olmaz, üzerine toz dahi kondurulmazdı. İşte size zamana göre bir dostluk örneği. Ne oldu da bu sıkı dostluk üç beş gün içinde patlayıverdi. Demek ki birileri çıkar gruplarının kuyruğuna basmış, cemaatler arası kavgayı başlatmıştır.
Cumhuriyetimizin ilanından sonra hilafet kaldırılmış, tekke ve zaviyeler kapatılmış, eli tesbihli kara cüppeli, kara sakallı, din bezirganlarının kurdukları örümcek ağları süpürülüp atılmış, daha sonra laikliğin kabulü ile din ve devlet işleri birbirinden ayrılmıştı. Gazi Mustafa Kemal Paşa tertemiz dinimize siyasetin bulaşmasını istemiyordu. Bu ideal anlayış 1950 yıllarına kadar devam etti.
Döndük dolaştık yine eski anlayışa döndük. Dinimiz siyasetin en güçlü kolları haline getirildi. Dini arkasına almadan güçlenemeyeceğini düşünen partiler dört kolla dinimize sarılmaya ve onu lekelemeye devam ettiler ve ediyorlar. Şimdi soruyorum; üniter bir devlet olan Türkiye Cumhuriyeti devletinde cemaatler kavgası ne demek oluyor? Gülen hocanın cemaati ile imamın cemaati arasındaki kavga, hepimizi endişeye düşürmektedir. Bu cemaatler ne yapmak istemektedirler?
Cumhuriyetin ilke ve inkılâplarını tamamen silip, kafalarındaki sıfatı cumhuriyete eklemeyi mi düşünmektedirler?
Muhterem beyler, hayalinizdeki tarikatlar, cemaatler varlığı koskocaman Türkiye Cumhuriyeti’nde bir nokta bile teşkil etmez. Bırakın bu konuda lider olmak hevesini, vatandaş olarak yaşamaya bakın. Zira bugüne kadar üzerinde yaşadığınız bu topraklarda yüzlerce devlet kurulmuş onlarca padişahlar geçmiş, bazıları tarihte iz bırakmış bazıları nefretle anılmıştır. Sizler de diğerleri gibi Anadolu toprakları üzerinden geçip gideceksiniz. Tarih içinde siyah bir sayfa bırakmayın.