Siz değerli okuyucularım ve izleyicilerime bu kararımı duyurmak istedim. Ayrıca rahmetli Vural Dilmaç ağabeyimizle çıkardığımız75 yıldır devam eden Bafra Haber gazetesinin de basımını ve yayımını sonlandırdım ve internet sitesini kapattım. Bundan sonra Bafra’nın gelişmesi için projelerin oluşmasında bana ihtiyaç duyulduğunda onlara yardımcı olmak için bugüne kadar edindiğim tecrübelerle elimden gelen her türlü katkıyı sağlamaya hazırım.
Ben 1948 yılında Bafra’da dünyaya geldim. 77 yıldır Bafra Tabakhane Mahallesi Çakırmahmut Caddesi’nde ikamet ettim. Evli, 2 çocuk babasıyım. İlkokulu , Mithatpaşa İlkokulunda( İnönü İlköğretim okulunda) ;Ortaokulu Bafra Ortaokulunda okudum. Liseyi 4 C sınıfında okurken ilk yarıda ayrıldım ve öğretmen okulu, tapu kadastro ve Samsun Veteriner Teknisyenleri Okulu imtihanlarını kazandım. Veteriner teknisyenleri okulu Bafra’ya yakın olduğundan kaydımı oraya yaptırdım ve 1970 yılında oradan mezun oldum. 1970 yılında Ordu iline tayinim çıktı. Tayinim çıktığında, burada bir duralım.
Ben, 1963 yılında ortaokul ikinci sınıftayken -2 senelik iken- bir dersten İngilizceden kaldım. Borçlu geçme o sene kalkmıştı, belge aldım. O sene rahmetli ağabeyim Nurhan Davran, -nurlar içerisinde yatsın - beni Bafra’nın tanınmış, duayen fotoğrafçısı foto Nihat amcanın yanına çırak olarak verdi. O yıllarda Bafra Tekelinde bayanlar çalışıyordu. Her gece yaş günleri olurdu. Nihat amcanın yetişemediği yaş günlerine de ben gidiyordum. O yıllarda çeyrek altının fiyatı 5 TL -7 buçuk liraydı. Her çocuğa 10, 15 tane çeyrek altın takılırdı ve bir sene gece gündüz fotoğraf çekmekle fotoğrafçılığı iyice öğrendim. O zaman fotoğraf makinesi çok az insanda vardı. Benim öğrencilik devremde benden başka hiçbir kimsede fotoğraf makinesi yoktu. Uzatmayalım daha çok anılarım var. Bu satırlara, kitaplara sığmaz. Onu, yaşamak lazım. Beni İngilizceden tek dersten sınıfta bırakan öğretmenim Recep Yazıcı’ya çok kızmıştım ama fotoğrafçılık benim hayatıma çok şey kattı. Ordu iline tayinim çıktı. Korgan ilçesinde Hürriyet muhabiri yokmuş. Ben çok iyi fotoğraf çektiğim için Doğan Haber Ajansı muhabirliğini bana verdiler. Benim fotoğraf çekmem iyi de esas kabiliyetim futbol, voleybol, basketbol gibi sporculuktu. Kabiliyetim bu yönde gelişmişti. 19 Mayıs’ta 17 kişinin üzerinden uçan Hasan Davran gazetecilik yapabilir mi? diye düşündüm. Çok aktiftim. Yaparım dedim. Ordu ilinde Ordu spor Korgan’da kamp yapmıştı. İlk haberim o olmuştu , muhabirliğe öyle başladım.
1972’de Bafra’ya tayinim çıktı. Bafra’da gazeteciliğe devam ettim. O seneler Hürriyet gazetesi, Türk basınının amiraliydi. Her haber ses getiriyordu. Hürriyet bölge ekinde Bafra’nın tam sayfa haberleri çıkıyordu. Emekli olduğumda DHA’ ya devam ettim. O sıralarda Fatih Uncu, bana Bafra’da bir radyo kuralım dedi. Ve kendisi peşimi bırakmadı. Bafra Radyo Televizyon(BRT) adıyla radyo yayınlarına başladık. Günde 13 program ile çok güzel programlar yapıyorduk. Diğer şehirlerden bize “TRT Bafra’da şube mi açtı?” diye telefon ediyorlardı. O kadar güzeldi.
Uzatmayalım o sıralarda televizyon ülke gündemindeydi. Biz Ankara’ya gidip müracaat ettik. Bize sordular genel mi, bölgesel mi, yerel mi istiyorsunuz? Benim kafamda hep Bafra vardı. Yerel olarak müracaatımızı yaptık. Kanal 2000 TV olarak yayın hayatına başladık. Programlarımızda hep Bafra’nın haberlerine yer verdik. Bafra spor maçlarını 90 dakika canlı yayınladık. Daha sonra ben hissemi satarak 2000 TV’den ayrıldım ama beni arkadaşlar bırakmıyorlardı. Samsun’da Hürriyet’ten emekli olan arkadaşlarımız Halk gazetesini kurmuşlardı. Bana Bafra temsilciliğini verdiler. Kısa bir zamanda bölgenin en iyi gazetesi olmuştu. Belediye seçimlerinde taraf olduğu için tirajı düştü. Ben, gazete tarafsızlığını yitirince bırakmak istedim, onlar da tamam dediler.
Bafra gazetesinin sahibi rahmetli Vural Dilmaç aağabeyimiz Bafra’ya ziyaretime geldi. Artık yorulduğunu ve Bafra haber gazetesini çıkartmayacağını, söyledi. Ben de tarihi 50 yıllık yerel gazete çok az ilçede var Vural ağabey. Ben çıkartacağım, dedim. Sana söz veriyorum. Ölene kadar Bafra’nın değeri gazeteyi ben devam ettireceğim, dedim ve gazetenin genel yayın yönetmenliğini üstlendim. O ölünceye kadar 27 yıl gazeteyi çıkarttık. İnternet sayfasında bafrahabergazetesi.com’ dan günlük haberlerini yapıyorduk. Rahmetli Vural Dilmaç’a söz vermiştim, sözümü tuttum. Bafra ve Bafra dışındakiler, gazeteyi devam ettirmemi istediler. Ben de onların isteklerine uyarak gazeteyi çıkarmaya devam ettim. Gazeteleri gönderdiğim okuyucularım, bilhassa Bafra dışındakiler gazeteyi postadan aldıklarında telefonda ağlayarak gazeteyi aldıklarını söylediler. “Hasan, iyi ki varsınız, gazeteyi okuyorum karşıma koyuyorum, 10 defa bir gazete okunur mu? 10 defa okuyorum.” sözleri bana Bafra haberi çıkarmaya devam ettirdi.
Demokrasilerde yasama, yürütme, yargıdan sonra basın dördüncü güç olarak konuşlandırılmışken bağımsız ve ilkeli basın anlayışının her geçen gün yok olduğu ülkemizde, biz habercilik ilkesinden hiçbir zaman ayrılmayarak basın ahlak kuralları içerisinde, etik davranarak devam ettik.
Bafra haber gazetesi; bir hevesin, bir maddi kazancın değil, bir idealin ürünüdür. Bafra haber gazetesi, hiçbir zaman “Vural Dilmaç’ın, Hasan Davran’ın gazetesi” olmadı. Bafra sevdalılarının oldu. Bafralıların Bafra’ya yaptığı hizmetleri, yatırımları, sivil toplum örgütlerinin faaliyetlerini, Bafralıların üzüntülerini, sevinçlerini haber yaparak Bafra ve Bafra dışındakilerin sesi kulağı olduk. Ben tarafsızlık ilkesine çok vurgu yaptım fakat sadece Bafra hakları adına hep taraf oldum. Yazılı ve görsel basında Bafra2000 TV canlı yayınlarda her türlü fikre açığız fakat sadece Cumhuriyet, Bafra ve Atatürk düşmanlığına karşıyız. Benim yanıma yalan haber, taraflı haber için kimse gelemedi, gelmedi. Ben hayatım boyunca parayı hiç sevmedim. Ben meslek hayatıma bir fotoğraf makinesiyle başladım. Fotoğraf makinesiyle bitiriyorum. Valla “Ne bağırıyorsun? Kimseden çekinmiyorsun” diyorlar.
Hayatım boyunca hep Bafra’ya yapılması gereken eğitim, ekonomi, kültür, spor, tarım projelerinde benim katkılarım bulundu.
Bu düşünceler içerisinde ülkemizin geleceği gençlerdir. Her zaman her yerde söylediğim, yaşayıp gördüğüm, okul öncesi okul ve ilkokullarda 7 -10 yaşlarındaki yeni nesiller, ülkeyi yönetecek milletvekillerini, belediye başkanlarını kendi özgür iradeleriyle belirleyecek, seçecekler. Liderlik sultasından siyaseti kurtaracaklar. Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni nesilleri; sorgulayan, hisleriyle değil akıllarıyla hareket eden, ilmi ön planda tutarak Atatürk ilke ve inkılâplarından asla vazgeçmeyen gençler olacak.
Türkiye’nin bugün sorunu ne? Biz neyin kefaletini ödüyoruz biliyor musunuz? “Cehaletin” kefaletini ödüyoruz. Mustafa Kemal Atatürk, “ Başarı İstiklal Savaşı’nı kazanmaktı fakat daha büyük başarı cehaletle savaşı kazanmaktır.” demiştir.
Gençler, sizler çok zekisiniz. Bu kadar olumsuz tablo içerisinde sakın ola bugünkü yaşadıklarımızdan pişman olmayın, önce kendinizi sevin. Yaşadığımız her şey gelip geçici şeyler. Başarılı insanlar kendilerinden birçok şey yitirmiştir. Bunlar mutlaka manevi şeylerdir. Yaptığınız iyi şeyler size çok daha fazla geri gelir. İnanın gelecekte dünyada insanlar o kadar güzel eğitilecekler ki iyi insanlar kötü insanları kovacak.
Gençler, sizi öyle bir Türkiye bekliyor ki! Gelecekte eğitilmiş, paylaşmayı, uzlaşmayı iletişim kurmayı, yardımlaşmayı bilen yetenekli insanlar olacak. Sizlere “ bunlar hayal” diyenler çıkabilir. Sizler, onlara aldırmayın. Zamanınızı boşa harcamayın, bilgiyi birbirinizle paylaşın, bol bol kitap okuyun. Bir dokunuşun, bir gülümsemenin, bir kelimenin dinleyen bir kulağın içten söylenmiş güzel bir sözün ya da değer veren en ufak bir davranışın gücünü küçümsemeyin. Bunların hepsinin hayatınızın güzelleşmesinde yeri vardır.
Herkes aynı şeyi düşünüyorsa hiç kimse fazla bir şey düşünmüyor demektir. Gençler, ülkenin geleceği sizlersiniz, size güveniyorum. Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk bunu görmüş, ülkemizi gençlere emanet etmiştir. Kimi insan hayal ettiği müddetçe yaşarmış. Ömrüm kaldıysa -kaldığı kadar- yaşarsam sizlerin başarısını görür, sizlerle gurur duyarım. Ben, 10 sene sonra bu gençlerle dünya çapında ülke olacağız, diye köşe yazılarımda yazdığımda bana “Biz görmeyeceğiz.” diyorlardı. Ben de İstiklal Savaşı’nda savaşan gençler bu günleri görmeden şehit düştüler. Ben de ömrüm yetmez, görmem. Bu gün ölsem gözüm arkada kalmayacak.Çok mutlu oluyorum, onun hayali içerisindeyim.
Artık kurtarıcı beklemeyelim. Milleti sadece milletin azim ve kararlılığı kurtaracaktır. Halklar örgütlenir güçlenirse karşısında hiçbir güç duramaz. Atatürk ilke ve inkılâplarını kendimize yol gösterici olarak alıp daha da geliştirerek ilme ve bilme dönelim. Önemli olan sistemdir. Cahiller, kişileri konuşur. Yarı cahiller, olayları konuşur. Ergin insanlar, işi konuşur. Olumsuzluklardan ders çıkaralım. Bizim gidecek başka bir ülkemiz yok. Gelecek gençlerimizle çok güzel olacak.
Sevgili, saygıdeğer hemşehrilerim, kıymetli Bafralılar,
Bu duygular içerisinde benim 55 yıllık basın hayatımı, Bafra haber gazetenin 75 yıllık yayın hayatını sürdürmemizde, bize karşılık beklemeden maddi manevi katkı sağlayan okuyucularımın adlarını belirtmiyorum. Çünkü bir kişiyi bile unutsam, onların kalbi kırılır. Herkese teşekkür eder, mutlu ve esenlik dolu günler dileğiyle sevgi ve saygılarımı sunarım.
cv